Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele Ofisi (UNOCT), Türkiye Büyük Millet Meclisi, Katar Şura Meclisi ve Akdeniz Parlamenter Asamblesi (PAM) işbirliğiyle İstanbul’da düzenlenen “Terörle Mücadele ve Şiddet İçeren Aşırılığın Önlenmesi Konusunda Küresel Parlamento Konferansı”, dünya genelinden parlamenterler, uzmanlar ve akademisyenleri bir araya getirdi.
Konferansta, özellikle terörle mücadelede parlamentoların denetim rolünün güçlendirilmesi, insan hakları ve şeffaflık temelinde yeniden tanımlanması gerektiği vurgulandı.
“Etkin Denetim Devleti Zayıflatmaz, Güçlendirir”
Birmingham Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Fiona de Londras, parlamentoların hem önleyici hem de denetleyici mekanizmaları geliştirmesi gerektiğini vurguladı. Londras, “Devletten kanıt ve gerekçe talep etmek, teröre sempati değil, sorumlu yasama organı olmanın gereğidir,” dedi.
IIJ Proje Yöneticisi Francesca Amerio ise denetim süreçlerinden sivil toplumun dışlanmasının denetimi yüzeysel hale getirdiğine dikkat çekerek, “Şeffaflık ve hesap verebilirlik bir araya geldiğinde denetim anlam kazanır,” ifadelerini kullandı.
“Yasama Organlarının Kapasitesi Artırılmalı”
Afrika Polis Faaliyetleri Sivil Denetim Forumu Direktörü Sean Tait, parlamentoların terörle mücadelede sadece yasa yapıcı değil, aynı zamanda bağımsız denetimi sağlayan kurumlar olması gerektiğini belirtti. Tait, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Terörle mücadelede güçlü denetim için bilgiye erişim, araştırma desteği ve eğitim gibi kaynaklar kritik öneme sahip.”
“Kadınların Rolü Araçsallaştırılmamalı”
Yardım ve Güvenlik Ağı Direktör Vekili Ashleigh Subramanian-Montgomery, terörle mücadele politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yeniden ele alınması gerektiğini belirtti. Subramanian-Montgomery, kadın öncülüğündeki birçok barış girişiminin terörle mücadele yasaları nedeniyle baskı altına alındığını ve bunun barış inisiyatiflerini zayıflattığını dile getirdi.
“Terörizmle Mücadelede Bütüncül Devlet Yaklaşımı Gerekli”
Ekonomi ve Barış Enstitüsü Başkanı Dr. Steve Killelea, terörizmin yalnızca güvenlik sorunuyla açıklanamayacağını belirterek, şunları söyledi:
“Aşırı güvenlikçi yaklaşımlar toplumsal güvensizliği artırabilir. Terörizmin çözümü, sistemsel nedenlere odaklanan bütüncül bir devlet yaklaşımında yatıyor olabilir.”
Killelea, barış ve istikrarın sadece yasa ve önlemlerle değil, toplumun adalet, eğitim ve sosyal eşitlik gibi alanlarda güçlendirilmesiyle mümkün olacağını ifade etti.
Konferansın Önemi
Konferans, yasama organlarının sadece yasa yapıcı değil, aynı zamanda etkin gözetim ve denetim mekanizmalarının uygulayıcısı olmasına dikkat çekmesi açısından önem taşıdı. Uzmanlara göre, terörle mücadele politikaları insan hakları, hesap verebilirlik ve toplumsal katılımcılık ilkeleriyle yeniden şekillendirilmediği sürece, uzun vadeli başarı sağlanması güç görünüyor.
